15.12.2025
1
Beğenme
11
Görüntülenme
Veri bilimi denince çoğu insanın aklına karmaşık formüller, uzun kodlar ve anlaşılması zor grafikler geliyor. Oysa veri biliminin temelinde çok tanıdık bir davranış var: tahmin etmek.
Bu yazıda veri biliminin en temel kavramlarından biri olan tahmin kavramını, matematiksel tanımlara boğulmadan, sezgisel bir şekilde ele alacağım.
Sabah evden çıkarken hava durumuna bakıp mont alıp almamaya karar verdiğin oldu mu?
Ya da bir YouTube videosuna tıklamadan önce “Bu video büyük ihtimalle ilgimi çeker” diye düşündün mü?
İşte bunların hepsi birer tahmin.
Veri bilimi de tam olarak bunu yapıyor. Aradaki fark şu:
İnsan sezgisi yerine, bu işi veri ve algoritmalar yapıyor.
Bir markete girdin ve kasaya baktın. Önünde 5 kişi var. Daha önce bu markette çok bulunduğun için şunları biliyorsun:
Kasadaki ilk iki kişinin arabası dolu, diğerleri az alışveriş yapmış.
Beyninde farkında olmadan şunu yapıyorsun:
“Yaklaşık 15 dakika beklerim.”
Bu bir formül mü? Hayır.
Ama geçmiş deneyim + gözlem = tahmin.
Veri bilimi işte bu süreci bilgisayara öğretme çabasıdır.
Bir makine senin gibi “hissetmez”. Onun yerine:
Yani aslında makine şunu söyler:
“Ben geleceği bilmiyorum ama geçmişte olanlara bakarak mantıklı bir tahmin yapabilirim.”
Bu yüzden veri biliminde %100 doğru sonuç diye bir şey yoktur.
Ama makul derecede doğru sonuçlar vardır — tıpkı bizim günlük hayattaki tahminlerimiz gibi.
Çünkü insanlar:
Ama makineler:
Bu yüzden:
Hepsinin arkasında aynı fikir vardır:
Geçmişten öğren, geleceği tahmin et.
Veri bilimi, sandığımız gibi sadece matematikçilerin veya dâhilerin alanı değil.
Hepimizin günlük hayatta yaptığı düşünme biçiminin, daha sistematik ve ölçülebilir hali.
Eğer:
Veri bilimi sana yabancı değil — sadece adını yeni öğrendin.
Kullanıcı yorumlarını görüntüleyebilmek için kayıt olmalısınız!