05.12.2024
0
Beğenme
20
Görüntülenme
Yapay zekanın yükselişte olduğu şu zamanda yoğunluğumuzu sadece yapay zekaya verip büyük resmi göremediğimizi düşünüyorum. Bu yazımda doğa ve insandan esinlenerek yapay zekayı biraz daha geniş perspektiften göstermeyi hedefliyorum.
Öncelikle bilişim odaklı olarak doğa ve insan kavramlarının kısa ve sığ tanımlarıyla başlayabiliriz. Doğa, belirli kanunlarla işleyişine devam eden ve zengin kaynaklara sahip bir kavram olarak düşünülebilir. İnsan ise kendi dünyasıyla etrafını keşfeden, kolay yolu tercih eden, işin hızlı bitmesini isteyen, hayallerini yaşamak isteyen bir varlık olduğunu sanırsam söyleyebiliriz. Buradan doğa ve insan ayrımında bilimler ortaya çıkıyor. Doğa tarafında insana gerek olmadan fizik, mühendislik, istatistik kanunları işlemektedir. İnsan tarafında ise felsefeden başlayıp yapay zekaya ve alt kollara kadar devam etmektedir.
İstatistik sanılanın aksine doğa tarafındadır. Olasılık ise insan tarafındadır. İstatistiğin ve olasılığın farkı da buradan çıkıyor. Fark nedir dersek bir torbada kırmızı ve mavi bilyeler olduğunu biliyorsunuz fakat kaç kırmızı kaç mavi bilye olduğunu bilmiyorsunuz. Çektiklerimizden içini tahmin etmeye çalışıyorsak buna istatistik diyoruz. Şayet torbanın içinde kırmızı ve mavi bilye sayısını biliyor fakat çektiğimizde ne geleceğini soruyorsak buna da olasılık diyoruz. Yani sistemi bilip sonucu bulmak istiyorsak buna olasılık, sistemi bilmeyip sonuçtan sistemi öğrenmek istiyorsak buna istatistik diyoruz. Mesela yağmur yağacak mı bilmiyoruz. Önceki sonuçlardan sistemi anlamaya çalışıyoruz. Yani istatistiğe başvuruyoruz.
Teknoloji kavramı da aslında insan dünyasındaki isteklerden ortaya çıkan bir kavramdır. En az eforla çok iş yapmayı hedeflemektedir. Çekici, tekerleği vs. bulmasıyla bu serüven başlamıştır ve ister istemez teknolojiyi kullanmıştır. Teknoloji, köken itibariyle alet, sanat anlamına gelir. Yani teknoloji aslında alet bilimidir. Doğadan keşfettiği nesneleri birleştirir ve kendisine bir alet yapar. Bu, en basit çekiçten başlayıp elektriği keşfetmesiyle ve yapılması zor hesapları yaptırabilme düşüncesiyle bilgisayarlara kadar gitmiştir. Günün sonunda baktığımız her alet aslında taş ve topraktan ibarettir. :)
“Yapaylık” kavramı da aslında buradan gelmektedir. Yapaylık kısaca insanın kendi dünyasını doğaya uygulaması olarak düşünülebilir. Yani insan doğadaki bazı şeyleri keşfediyor, kendi dünyası gereği en az maliyetle, en çok verimle, hızlıca işini görecek, simetrik ve düz olacak şekilde bulduğu kaynakları birleştiriyor ve üretiyor. Kendi dünyasında mantığı, matematiği, simetriği, düz çizgileri kullanarak bir şeyler ortaya çıkarıyor. Bunlar aslında doğada çok göremediğimiz, insanla var olan kavramlardır. Doğada birebir eşit şeyler çok göremeyiz. Birbirine benzetebiliyor olsak da esasen, yapı olarak bakıldığında aslında farklıdır. Bizim bu benzetebilme, gruplayabilme düşüncemiz matematiği ortaya çıkarmıştır. Sayı sistemleri aslında bizim eşitlik, benzerlik kavramlarıyla oluşturduğumuz bir sistemdir. Felsefe, mantık, matematik, sayı sistemi, simetri kavramı, bilgisayar, yapay zeka kavramları insanla ortaya çıkan bilimlerdir. Yani özetle doğaya nazaran daha farklı düşünüyoruz ve kendi dünyamız var. Bu dünyasıyla doğaya bir şeyler katmasına yapaylık/sunilik diyebiliriz.
Bu keşif ve icat serüveni şimdilerde ağırlıklı olarak yapay zeka ile devam ediyor. Birçok makinenin ve yazılımın (hesap makinesi, ses kaydı, video vs.) yerine geçebilecek bilgisayarlar icat ettik. Alan Turing’in “makineler düşünebilir mi?” sorusuyla da yapay zeka ortaya çıktı. Makineler fiziksel zorluğun neticesi olarak icat edilirken yapay zeka ise zihinsel zorluğun, insanı taklit etme amacının neticesi olarak ortaya çıktı ve ilerlemeye de devam ediyor. Hem de geçmişe nazaran çok daha hızlı ilerliyor. Eskiden bir şeyin icat edilmesi ve onun yayılması uzun zaman alırken şimdilerde bu sürecin çok daha hızlı olduğunu görüyoruz. Doğadan donanıma, donanımdan yazılıma, yazılımdan yapay zekaya kadar ilerleyen bu süreçte asıl amaç doğayı ve insanı anlamakta ve keşfetmekte yattığını görebiliriz. Artık yeni keşiflerin ortaya çıkması o kadar da uzak değil.
Yazımızın sonuna geldik. Umarım sizi sıkmadan, özetle konuyu anlatabilmişimdir. Önemli kısımları vurgulamaya çalıştım. Yorumlarınızı bekliyorum. Hepinize iyi çalışmalar dilerim.
Dijital Dönüşüm Odağında Bilgi Teknolojilerine Giriş — YouTube
Kullanıcı yorumlarını görüntüleyebilmek için kayıt olmalısınız!
Ertuğrul Eşol
Öğrencilik hayatım boyunca eğitimimi "Bilişim" üzerinden aldım. Lise hayatımda başlayan bu serüven üniversite hayatımda da devam etti. Üniversiteden bölüm 2’nciliği ile mezun oldum ve kariyerimi “Veri Bilimi” alanından yapmaya karar vererek bu alanla ilgili gerekli bilgileri öğrenmeye devam ediyorum. Özellikle İstatistik, Bilgisayar Bilimleri, Yapay Zeka, Makine Öğrenmesi, Programlama gibi alanlarda kendimi geliştirmeye istekli, detaylara önem verme, takım çalışması, kendimi ve başkalarını geliştirmeye oldukça yatkın biriyim. İyi bir oryantasyon süreci ve destek ile potansiyelimi çok yüksek noktalara taşıyabiliyorum. Hedefim bu ilgilendiğim konularda "danışılabilecek" bir seviyeye gelmek ve ülkeme gelişim hususunda katma değer sağlayabilmektir.
Konum
Mersin, TR
Eğitim
İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri - Karadeniz Teknik Üniversitesi
Bilişim Teknolojileri - Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Computer Science - Eszterházy Károly Egyetem (Erasmus)
İş Tecrübesi
Bilgisayar Teknisyeni Stajyeri - DNS Teknik
Stajyer İş Zekası Analisti - Bordo Bilişim Ticaret Ltd. Şti.
ARGE Personeli - AI FACTORY
Yapay Zeka Eğitmeni - Deneyap Türkiye
Yapay Zeka Eğitmeni - Deneyap Türkiye
Stajyer Yapay Zeka Geliştirici - Eterna Inc.