Programlama düzeyini bir kenara bırakıp verilerin hayatımızdaki önemine bakmalıyız. Düşündüğümüz zaman herhangi bir yönetim işi her zaman veriler üzerine yapılır. Günümüz bilim paradigması sezgicilik üzerine değil akılcılık üzerindedir bu da veriyi ön plana çıkarıyor. Peki nasıl? Bir şeyi hangi durumlarda akıllıca kabul ederiz? Eğer eylemlerimizin sonucunu ön görebiliyorsak. Eylemlerimizi planlarken referans gösterebileceğimiz noktalarımız var ise ve her ikisini de yaparken bütün bunları anlamlı bir şekilde açıklayabiliyorsak yaptığımız veya planladığımız eyleme akılcı diyebiliriz.

Eylemlerimizin sonucunu öngörmek için veriye ihtiyacımız var. Buna istatistikte yordama diyoruz. Eğer bugün bir sektöre eleman yetiştiriyorsak yetiştireceğimiz kişilerin gelecekte israf edilmiş bir yatırım olmaması için bugün o sektörde çalışan bireylerin verilerine ihtiyacımız var. Kaç yaşındalar? İşleri hangi yöntemler ile yürütüyorlar? Yapılan işlerin ömürleri ne kadar? Bu veriler bize bir toplumda hangi işte ne kadar çalışana ihtiyacımızın olduğunu söylemek ile birlikte okullarda ne alanda ne kadar öğrenci yetiştireceğimizi de bize söylemekte. Bu örneği pek çok sektör için uyguladığınız zaman elinizde bir kalkınma planı oluşur. Bakın gördüğümüz üzere veriler bize bir devletin nasıl yönetileceğini bile söyleyebilir. Geleceği ön görmek için verilere ihtiyacımız var. Ayrıca gelecekte oluşması beklenen açıklar için bugünden önlem almak için yine verilere başvururuz ve zamanı geldiği zaman öngörümüz haksız bile çıksa neden bu işe kalkışacağımızı yine veriler ile rasyonalize edebiliriz.

Nicel veriler hayatımızdaki karar mekanizmalarını bile etkileyebilir. Psikoloji alanında öğrenme psikolojisi ve reklam psikolojisi alanları aslında tümüyle insanların beyinlerinde nicel verileri düzenleyip kararlarını bunlara bağlı olarak vermesiyle (kabaca) açıklanabilir.

Bütün bunların veri biliminin gerekliliklerini destekleyen düşünceler olduğunu düşünüyorum.

Okuduğunuz için teşekkürler.